30 Aralık, 2012

Bled Gölü


Slovenya ile başladık, Slovenya ile devam edelim. Geçen sefer Vintgar Kanyonu'ndan bahsetmiştim, şimdi sıra Bled Gölü'nde.
Vintgar sonrası, yol arkadaşım ile Bled'e geçtik. Hostumuz Marijana bizi arabasıyla bırakarak işe gitti. Tam öğle vakti, Slovenya asrın sıcaklarını yaşıyor zaten; önce bir şeyler içelim de serinleyelim dedik ve kısa bir yürüyüşten sonra "Kult" isimli cafe-bar'ı gördük. Kult çok sakin ve samimi bir mekan. Burada bir süre takıldık ve çok keyifliydi.
Bled, göl ve çevresi sayesinde oldukça fazla turist çeken, aslında beş bin kadar yerel nüfusu olan küçük bir yer. Biraz dinlendikten sonra kalkıp gölün çevresinde gezinmeye başladık. İlk göze çarpan şey, gölün yanındaki sarp yar üzerine kurulu görkemli Bled Şatosu. Şatonun tarihi 11.yy başlarına dayandırılıyor. Slovenya sınırları içinde bilinen en eski şato:





Bizim gün sonunda tepeye tırmanmak için ne vaktimiz ne de enerjimiz kaldığından çıkamadık. (12 günde 3 ülkenin görüldüğü gezi programında o kadar zaman darlığı ve yorgunluk oluyor :) Siz giderseniz kesinlikle tavsiye ederim. Şatonun kendisi bir yana, oradan izlenecek manzara muhteşem olmalı.  

Pitoresk görüntülere, bir de gölün ortasında yer alan Bled Adası ekleniyor.



Adanın üzerinde bir kilise var. Bu kilisenin, 99 basamakla çıkılan 50 metrelik bir kulesi var. Burada çokça evlilik töreni gerçekleşiyor. Efsane o ki, düğün günü damat gelini bu 99 basamaktan taşıyarak çıkarır ve kilise çanını çalarsa bu, çifte mutluluk getirirmiş. 

Gezintiden sonra çevredeki cafelerden birinde bölgenin meşhur tatlısı "kremna rezina" ya da kısa adıyla "kremsnita"yı denemeye gittik. Fotoda soldaki benim yediğim, klasik olanı. Vanilya sosu, krema ve ince pufuduk hamurdan yapılıyor ve üstü pudra şekeri ile kaplı. Çok lezzetli, tavsiye ederim. Mesela hemen göl kıyısındaki Park Otel'e bağlı cafede deneyebilirsiniz.


Birkaç fotoğraf daha:



İşte Kult burası. Öğleden sonra bizi Jesenice'ye götürecek otobüsü kaçırdığımızdan, bir sonraki otobüsü beklemek için buraya geri döndük. İyi ki de kaçırmışız. Yine çok keyifliydi.
Durağa doğru giderken ve hala otobüsü yakalayabileceğimizi sanarken:


Kult'ta kahveniz için dünyanın en gotik şekerini kullanabilirsiniz.


Fiyatlar da çok uygun. Hatta happy hour'a denk gelirseniz güzel bir kadeh kırmızı şarap ve 50cl bir dark bira şu kadar uygun olabiliyor:



Not: Burada yeri gelmişken, Türkiye'de benzer bir hesabın bunun 5-6 katına çıkmasına yol açan aç gözlü döngüye katkıda bulunandevleti olsun özel sektörü olsun, herkesi en iyi dileklerimle anıyorum.

Hiç yorum yok: